+90-212-706-1010

Makale

velayet davası

Velayet Davası Nedir

Velayet Nedir

Velayet davası, bir çocuğun velayet hakkının alınması için ebeveyn tarafndan açılan bir aile hukuku davasıdır. Tanım olarak velayet ise bir çocuğun ebeveynleri tarafından hukuki anlamda temsil edilmesidir. Medeni Kanuna göre, velayet hakkı yalnızca anne ve babaya ait olup diğer akrabalar tarafından kullanılamaz. Öte yandan velayet durumu sadece çocuklar için söz konusu olmaktadır. Kişi 18 yaşını doldurup reşit olunca velayet ilişkisi sona ermektedir. Dolayısıyla; velayet hakkı süresiz özellikte olan bir hak değildir.

Velayet Hakkının Kapsamı

Çocuğun gelişimi, korunması ve temsili hususundaki yükümlülük velayet hakkı kapsamındadır. Velayet hakkı, salt anne veya babanın çocukla birlikte yaşamasından ibaret değildir. Çocuğun tüm duygu durumları, bedensel ve fiziksel sağlığı ve her türlü durumda çocuk yararına menfaat tayin edilmesini amaçlayan bir ödevdir. Bu itibarla; velayetin asıl amacı çocuğun ruhsal ve fiziksel gelişiminin takip edilerek sağlıklı bir şekilde olgunluğa ulaşmasını sağlamaktır. İş bu hak, çocuğun ana rahmine düşmesinden itibaren başlayarak, çocuğun rüşt olmasıyla beraber sonlanmaktadır. Zira, BM Çocuk Hakları Sözleşmesinin 1. Maddesince; 18 yaşından daha erken yaşta reşit olma durumu söz konusu olmadığı sürece 18 yaşına kadar her bireyin çocuk sayılacağı düzenlenmiştir. Medeni Kanunda 18 yaşına gelmeden de reşit olunabilen istisnai haller mevcuttur. Nitekim, kişi, 18 yaşında olmasa dahi evlenme ile reşit olmuş sayılacaktır. İstisnai olarak, ergin olmuş kişiler yargı kararı ile velayet altında kalmaya devam edebilir. Çocuğun mahkeme kararı ile reşit kılınması halinde velayet hakkı sona erer.

Velayet Davası

Velayet davası, velayet hakkın kendisinde olmayan bir ebeveyninin velayetin kendisine verilmesi için açtığı bir davadır. Bu davaya velayetin değiştirilmesi davası da denmektedir. Kişiler, velayetin değiştirmesini özellikle iki durumda istemektedir. Birincisi, anlaşmalı boşanma davasında kendi rızasıyla velayeti karşı tarafa verip sonra pişman olan bireylerdir. Bu kişiler çeşitli sebeplerle sonradan velayetin kendisine verilmesini isteyebilmektedir. İkincisi ise, çekişmeli boşanma davasında hakim kararı ile velayet hakkı kendisinden alınan kişilerin velayeti geri almak istemeleri durumudur. Nitekim, çekişmeli davada verilen pedagog raporu hatalı olabilir veya hakimin takdirinde yanlışlık olabilir. Bu bakımdan kişiler bu tür velayet davası açabilmektedir.

Velayetin Verilmesi

Anayasa’nın 20. maddesi ile ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesinde aile hayatına saygıyı düzenlenmiştir. Anayasa’daki düzenlemeye göre aile, toplumun temelini oluşturan en önemli unsurlardan biridir. bu itibarla Medeni Kanun’da çocukları korumak amacıyla bazı düzenlemeler getirilmiştir. Bu bakımdan aile mahkemesi hakimlerinin çocukların ve ailenin menfaatine şekilde kararlar vermesi esastır. Dolayısıyla çekişmeli boşanma davalarında hakimler bir pedagogtan rapor alıp çocuğun annesi ve babasından hangisine velayetin verilmesinin çocuğun daha lehine olacağına dair bilirkişi raporu almaktadır. Bu tür davalardaki pedagog raporu, en az avukatın beyanları kadar önemli olup hakimlerin kararını doğrudan etkilemektedir. Bu itibarla aile hakimler için alınacak bilirkişi raporu son derece kritiktir.

Ortak Velayet

Müşterek velayet konusu batı ülkelerinin pek çocuğunun kanunlarında mevcut olmasına rağmen Türkiye’de mevcut değildir. Bir başka deyişle Türk hukukunda müşterek velayet kavramına ilişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Medeni Kanunda velayete ilişkin boşluklar ve kanuni açıklar olduğundan hakimlerin bazıları yorum yoluyla müşterek velayet kararı verebilmektedir.